Kategori arşivi: Tarih

Ayvalık’ta Sağcılık ve Solculuk

Şehrimizde tıpkı ülke genelinde olduğu gibi evrensel anlamından çok farklı anlamlara denk geliyor sağcılık ve solculuk kavramları. Hatta Ayvalık öyle özelliklere sahip ki ülkemiz genellemelerinden çok farklı şeylere rastlayabiliyoruz.

Mesela Ayvalık’taki en önemli sağcılar kimlerdir ?

Sermet Muter, Ahmet Tüfekçi, Recep Esen, Ali Nedim Güreli, Mehmet Sıray ve şu an aklıma gelmeyen bir dizi insan.

Peki en önemli solcular kimlerdir ? Ayvalık’ta Sağcılık ve Solculuk yazısına devam et

Ayvalık'ta Seçim Sonuçları Değerlendirmesi

Ayvalık her zaman olduğuı gibi Türkiye’deki genel havadan farklı bir seçim sonucu sundu herkese. “Kıyılar CHP ve MHP’nin” şeklinde yapılan yorumu bir nebze haklı çıkaran bir durum bu. Bir yanda milliyetçi hezeyan, bir yanda AKP’nin yaşam biçimlerine yönelik yarattığı endişe bu iki korkuyu işleyen iki partiye CHP ve MHP’ye yaramış görünüyor. AKP ise 7000 civarında aldığı oyla “ben de varım” diyor.

Bağımsızın İsmet Şahin’in aldığı oyların 2002 seçimlerinde DEHAP’ın aldığı oyların gerisine düşmesi de dikkat çekici. DP ise bir varlık gösteremedi.

CHP ve MHP için bu aldıkları oylar üst sınırdır Ayvalık’ta artık. Bunun ötesinde hamaset sökmez. Somut siyasi, ekonomik, toplumsal projelerle ortaya çıkmaları gerekir. Heyhat MHP ve CHP’den “somut proje” beklemek ne mümkün?

Ayvalık’ta gerçek sol için uygun bir siyasal zemin ortaya çıkıyor. Konuşmaya yüzü olanların sesi artık daha çok duyulacak emin olun.

Ayvalık’ta Seçim Sonuçları Değerlendirmesi

Ayvalık her zaman olduğuı gibi Türkiye’deki genel havadan farklı bir seçim sonucu sundu herkese. “Kıyılar CHP ve MHP’nin” şeklinde yapılan yorumu bir nebze haklı çıkaran bir durum bu. Bir yanda milliyetçi hezeyan, bir yanda AKP’nin yaşam biçimlerine yönelik yarattığı endişe bu iki korkuyu işleyen iki partiye CHP ve MHP’ye yaramış görünüyor. AKP ise 7000 civarında aldığı oyla “ben de varım” diyor.

Bağımsızın İsmet Şahin’in aldığı oyların 2002 seçimlerinde DEHAP’ın aldığı oyların gerisine düşmesi de dikkat çekici. DP ise bir varlık gösteremedi.

CHP ve MHP için bu aldıkları oylar üst sınırdır Ayvalık’ta artık. Bunun ötesinde hamaset sökmez. Somut siyasi, ekonomik, toplumsal projelerle ortaya çıkmaları gerekir. Heyhat MHP ve CHP’den “somut proje” beklemek ne mümkün?

Ayvalık’ta gerçek sol için uygun bir siyasal zemin ortaya çıkıyor. Konuşmaya yüzü olanların sesi artık daha çok duyulacak emin olun.

Fotis Kontoglu

(Φώτης Κόντογλου) Fotis Kontoglu, 8 Kasım 1895’de Ayvalık’ta doğdu, 13 Temmuz 1965’de Atina’da öldü.Yunanca deyim araştırmaları yaptı, edebiyat ve resim çalışmalarında bulundu. En önemlisi Bizans ikonacılarının temsilcisiydi. Onun “Otuzların doğuşu” düşüncesinin bugünkü temsilcileri öğrencileri, Yannis Çaruhis ve Nikos Evanopulos’tur.

Hayatı:
Fotis Kontoglu, Nikolou Apostelli ve Despos Kontoglu’nun oğludur. Ayvalık’ta 1895’de doğdu.
Bir yıl sonra babasını kaybetti, üç kardeşiyle birlikte amcası Aya Paraskevi (Tımarhane Adası)’deki başpapaz Stefanos Kontoglu’nun yanına girdiler, bunu annesinin aile soyadını kullanmasına borçluydu. Çocukluk ve gençlik yıllarını Ayvalık’ta geçirdi.
1912 de cimnazyuma başladı, Strati Duka’dan sanat ve resim dersleri aldı. Melisa (arı) adında süreli bir yayın çıkaran bir öğrenci topluluğunun üyesi oldu, Kontoglu resim süslemelerini yapıyordu.
Daha sonra Atina’daki güzel sanatlar okuluna devam etti ama mezun olamadı. 1914’de öğrenimini Paris’te deam etmye gitti, yabancı okulların resimlerini inceledi. Aynı zamanda Illustration dergisinde çalıştı, 1916’da ikona kitabı yapmasını sağlayan olan ilk ödülünü Knut Hamsun’dan aldı, 1917’de İspanya ve Portekiz’i, 1918’de de Fransa’yı gezdi. İlk edebi eserini Pedro Cazas’ı yazdı. Dünya Savaşı’nın sonunda 1919’da yurduna döndü. “Neo Antropi” (Yeni İnsan) adında bir manevi topluluk kurdu. Ona İlyas Venezi ve Stratis Dukas’da katıldı “Kidonya Bakiresi’nde” Pedra Cezas’ı getirdiler. Onlara fransızca ve sanat tarihi öğretti.
Küçük Asya felaketinden sonra önce Midilli’ye daha sonra Atina’ya gitti. Yunan edebiyatı üzeri ne coşkuyla çalışmaya Elleni Aleksiu, Markos Avgeris, Galetia Kazancaki ve Nikos Kazancakis tarafından davet edildiler.
1923’de Aya Oros’u (Aynoros) gezdi, oradan Bizans resmini keşfetti, birçok çizim yaptı ve yazı yazdı. Bu konudaki ilk çalışması “Atoke Sanatı”dır. 1925’de Neo İyonya’da Maria Haci Kaburi ile evlendi.
Son olarak Atina Belediyesi’nde ressam olarak çalıştı.
13 Temmuz 1965’de Atina’da öldü.
Eserleri bugün Atina ve Kahire müzelerinde sergilenmektedir.

Mübadele gerekli miydi?

gelenler.jpgEge Üniversitesi İ.İ.B.F. Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Engin Berber “Mübadeleye Bugünden Bakmak” başluklı makalesinde Türk tarafının mübadeleyi istediğini ama işin ilginç yanı her konuda Türk tarafını sıkıştıran emperyalistlerin bu konuda doğrudan teklifte bulunduklarını anlatıyor. Lord Curzon, sözü Dr. Nansen’e verir ve mübadele teklifini Nansen yapar. Türk tarafı bu duruma çok şaşırır.İşte burada düz bir mantıkla olayı değerlendirmek gerekir : İngiliz emperyalisleri daha düne karar biribirne kırdırdığı Türk ve Yunan halklarının önüne böyle bir öneriyi neden getirmektedir ?

gidenler.jpgYoksa kurulacak “rafine ulusal devletler”in; önündeki dönem boyunca “yalıt, yabancılaştır, savaştır” politikasının hedefi yapacağı bu ilk yeni-sömürgelerin; birbirlerine yakınlaşmsı tehlikesini sezdiğinden mi böyle bir zorlamada bulunmuştur? Mübadeleye bugünden bakmak aslında mesela Irak’a ya da Filistin’e bugünden bakmak değil midir? Mesela Irak’ın demokratik çok-kültürlü bir yapıya kavuşmasını hep engelleyen emperyalistlerin, şimdi bu ülkeyi parçalamaya çalışmaları ve ilginçtir aynı kelimeyi “mübadele”yi telaffuz etmeleri tesadüf müdür?

Evet mübadele gerekli değildi. Tıpkı 1. Dünya Savaşı ve tüm paylaşım savaşları gibi tüm savaşlar ve onların yol açtığı açlık, hastalık, göç ve düşmanlıklar gibi.

mübadele antlaşması

Not:

Mübadele Sözleşmesi 1923 yılında, Lozan Antlaşması çerçevesinde Türk ve Yunan hükümetleri tarafından imzalanan nüfus değişim anlaşmasıdır.

Anadolu‘daki 1.200.000 Rum‘un (ki buna özellikle Karaman yöresindeki, Hristiyan Yunanistan‘a, Yunanistan’daki 500.000 Türk’ün (ki buna özellikle Girit‘teki bir kısım Yunanca bazlı ve Türkçe kelimelerin yoğun olduğu bir diyalekt konuşan müslümanlar dahil) Türkiye‘ye gelmesi ile sonuçlanmştır. olan ve Türkçe konuşan halk da dahildir),

Batı Trakya Türkleri ve İstanbul Rumları nüfus mübadelesinden muaf tutulmuş, Lozan ile Türkiye’ye verilen Bozcaada(Tenedos) ve Gökçeada(İmroz) adalarının yoğunlukla Rum olan halkları da mübadele kapsamı dışında kalmıştır.

Mübadil olan Müslüman Türkler ve Hırıstiyan Rumlar büyük zorluklarla yeni yurtlarına gelmiş ve evlerine yerleşmişlerdir. CAmii avlularında, barakalarda ve sokak ortasında kalan bu insanlardan yeni yurtlarına ulaşanların sayısı, yola çıkanların sayısından az olmuştur.