Ayvalık Uluslararası Film Festivali’ne nasıl film seçtim?

Sevgili arkadaşlarım Nail ve Turgut’un çağrısıyla Ayvalık Uluslararası Film Festivali’nde  yarışacak, gösterilecek; yerli, yabancı; belgesel ve kurmaca filmleri belirlemek üzere bir araya geldik.

Festival, Ayvalık Sanat Derneği tarafından düzenleniyor.  Değişik kategorilerde kimisi 1 saatten uzun kimisi 45 saniye uzunluğunda 350 civarında film seyrettik.

Diğer gözlem ve düşüncelerimi bir yana, büyük bir Kürt aydınlanmasının varlığından bahsedebilirim. Kürtler yalnızca kendi meselelerini anlatan belgesel ve kurmaca filmler yaptıkları gibi, evrensel temalı eserler de meydana getirmişler. Türk sineması ise birkaç olumlu örnek haricinde kendini tekrar eden, bırakın temel dünya ve ülke  meseleleriyle ilgilenmeyi, basit konuları bile anlatmayı beceremeyen “şeyler” yapmışlar. Bu açıdan daha başvuru anında emek verenle emek vermeyen arasındaki fark ortaya çıkıyor.

Öte yandan dünya sineması da benzer durumda. ABD, İngiltere, Fransa, Almanya gibi -herhalde- film endüstrisini tam olarak elinde tutan ülkelerden birkaç iyi film dışında çalışma bile yok. Avustralya ve  Yeni Zelanda’dan filmi yok.  Güney Amerika’dan katılım yetersiz.  Koskoca Afrika’dan bir Mısır bir de Zambiya filmi var. İspanyol, İtalyan, eski Sovyet Ülkeleri (Litvanya’dan Kırgızistan’a kadar), Polonya, Tayvan filmleri beni çok etkiledi. Sinema dilinin bu denli gelişmiş olması, gerek belgesellerde, gerekse kurmacalarda yarattıkları dünya; söylenecek sözü olanların bir biçimde bunu ifade edebildiklerini gösteriyor. Burada festivalin ilk olması ve olanaklarının sınırlı olması nedeniyle yeterli sayı ve çeşitte yapıtın yollanamadığı gerçeğini de kabul etmeliyiz.

Bahsi geçen tüm filmler ele alındığında; hayat ve ölüm, doğa ve insan; toplum, sınıf ve sömürü ilişkileri; kadın-erkek ilişkileri; insanın kendisini ifade ve var etme biçimleri; bunların ötesinde yabancılaşma

, insanın kendine, topluma, doğaya, kendi yaptıklarına yabancılaşması; ana eksenlerinde, birbiriyle çelişen, örtüşen; bazen de derdini iyi anlatamadığı, belki de anlatmak istmediği için eksik ya da yanlış bulabileceğimiz filmler. Tümü insanlık halleri.

Dünya ve insan neyse, hissettiklerimiz de odur. Sinema daha başka neyi dile getirebilir ki ?