Direniş ve örgütlenme

Leningrad’la ilgili bir hikaye anlatmıştı Oktay Ekinci. 2. Dünya Savaşı’nda Nazi bombardımanı başlayınca Leningradlılar koşup meydanlardaki heyklleri nehre atarlar zarar görmesinler diye. Savaş biter. Leniningrad yerle bir olmuştur. Halk şehri eski haliyle ayağa kaldırmaya karar verir. Eski fotoğraflara, haritalara bakarak şehri beton karkas üzerine eski bina görüntüleriyle tekrar inşa ederler. Şehir tamamlanınca, nehre inip orada bekleyen heykelleri çıkarırlar, yerli yerine dikerler.

Bugün “faşizme karşı direniş” denilince böyle bir direniş gerekir sanırım. Topyekün bir yok oluşa karşı direniş. Öyle bir yok oluş ki, tek bir bina, tek bir ağaç bile bırakmıyacak emperyalizm. Ama aynı zamanda bütün yıkılan ve yokedilenleri son ağacına, son çalısına kadar tekrar ayağa kaldırma azmi ve iradesi olmalı bizim direnişimiz.

Örgütü ise Ho Şi Minh’in yaptığını hatırlatarak ifade edeyim: Ho Amca, bir türlü ulaşılamayan kabile ve etnik-dini gruplara ulaşmak için, 15 yaşlarında yüzlerce parti üyesi genci eğitir. Bunları ilgili gruplara yollar. Bunlar kimliklerini gizleyerek ilgili köyde

generic levitra

, kabilede yaşamaya başlar. Süreç içinde zeka ve yetenekleriyle gittikleri grubun güvenini kazanırlar. Büyük ayaklanma günü geldiğinde ise “birleşmez” denilenler birleşmiş, “ayağa kalkmaz” denilenler ayağa kalkmıştır. Vietnamlı devrimciler “fikrimiz doğru olduğu için değil, eylemlerimize hayran oldukları için de değil, kadrolarımıza güven duydukları için halkı örgütlemeyi başardık” derler bu yüzden.