Etiket arşivi: Haberler

Ayvalık'ta Seçim Sonuçları Değerlendirmesi

Ayvalık her zaman olduğuı gibi Türkiye’deki genel havadan farklı bir seçim sonucu sundu herkese. “Kıyılar CHP ve MHP’nin” şeklinde yapılan yorumu bir nebze haklı çıkaran bir durum bu. Bir yanda milliyetçi hezeyan, bir yanda AKP’nin yaşam biçimlerine yönelik yarattığı endişe bu iki korkuyu işleyen iki partiye CHP ve MHP’ye yaramış görünüyor. AKP ise 7000 civarında aldığı oyla “ben de varım” diyor.

Bağımsızın İsmet Şahin’in aldığı oyların 2002 seçimlerinde DEHAP’ın aldığı oyların gerisine düşmesi de dikkat çekici. DP ise bir varlık gösteremedi.

CHP ve MHP için bu aldıkları oylar üst sınırdır Ayvalık’ta artık. Bunun ötesinde hamaset sökmez. Somut siyasi, ekonomik, toplumsal projelerle ortaya çıkmaları gerekir. Heyhat MHP ve CHP’den “somut proje” beklemek ne mümkün?

Ayvalık’ta gerçek sol için uygun bir siyasal zemin ortaya çıkıyor. Konuşmaya yüzü olanların sesi artık daha çok duyulacak emin olun.

Kente karşı suç !

“Bina ile zina çoğaldı başımıza taş yağacak” derler. Ayvalık Gümrüğü yeni yapılan limana taşınıyor. Güzel… Şehir içindeki resmi binaların (okullar ve hastaneler dışında) şehir dışına taşınması iyi olur. Fakat şöyle bir durum var. Yeni yapılan gümrük binasının hemen 100 metre ilerisinde Yunanlılardan kalma eski hastane binası şimdi de vergi dairesi binası olarak kullanılan yer var. Mademki gümrük binasının yeni limana hakim bir yere yapılması elzemdi, bu vergi dairesi binası kulllanılsaydı ve vgbinasi.jpgergi dairesi de deniz kenarı olmayan bir yere yapılsaydı ? Olmaz mıydı? Devlet denizi vatandaşa kapatmak için elinden geleni yapıyor.

Bir de şu yeni yapılan gümrük binasının görgüsüzce, cahilce yapılışına ne demeli? Bu bina 40 metre sola ya da sağa yapılsaydı ne olurdu ? Vatandaşlar denizi görürülerse kıyamet mi kopar ? Bu binanın sözüm ona “modern” çizgilerine, koca pencerelerine gelince “akılsız insanların akıllı binası” demek gerekiyor. Nasıl ısıtılacak ve nasıl soğutulacak ? Sürekli ekonomi.jpgolarak klima çalışacak … eee … sonra da doğru dürüst bir bina yapımı için gerekli maliyet 8-10 yıl içinde elektrik faturası olarak bizim cebimizden çıkacak. Peki şu güzelim vergi dairesine, şu güzelim fabrika (evet fabrika) binasının zarafetine, görkemine bakmamak ne demek? Gümrük binasını ve Migros binasını çizenler diplomalarını hangi gecekondu üniversiden almışlar? Bunlar evlerinin oturma odasını tuvalet diye kullandıklarına eminim.

Peki bütün bunlara izin veren belediyeye ne demeli ?vergidairesi.jpg

Binmiş bir KOÇ alametine gidiyor kıyamete.

KOÇ yatırım yapacakmış ? Ne yatırımı ? Üretim ? Sabun ? İmalat ? Hayır efendim market açacak 100 kişi çalışacakmış. Markette çalışmak “iş” midir allah aşkına ? Bu tür “iş”lere dünya çapında MAC-iş deniyor. Yani part-time, yani sigortasız, yani sendikasız, yani uzmanlaşma, geliştirme, yaratılık karşıtı tam bir kölelik. “Oğlum-kızım boşta geziyor” demesinler işi. Bol prim-az maaş işi. Bu tür bir “iş” 200 kişiyi işsiz bırakır şuraya yazıyorum.

Neden eski sabunhanelerdmigros.jpgen birisini açıp gerçek “iş”in ne olduğunu göstermez belediye ? Piyasadaki sabunlardan daha kaliteli ve ucuz sabun-sabun tozu üretmek bizim için “iş”ten bile değil unuttunuz mu? Ayvalık insanı o kadar beceri yoksunu mu?

Çünkü böyle bir üretim tekellerin “işi”ne gelmez de ondan… Siyaset ya tekellerin borazanı olarak yapılır ya da halkın sözcüsü olarak.

 

 

Ayvalık, Seçim ve Listeler

sandik1.jpg Ayvalık’ta genel seçim haraketliliği yaşanıyor. DP, Ahmet Tüfekçi’yi aday göstermeyince partinin eski MHP’li yöneticileri Recep Esen ve arkadaşları istifa ettiler. DP-ANAP ittifakı da gerçekleşmeyince Müjdat Soylu ve Mehmet Şıray’ın, Ahmet Tüfekçi için oy isteme zorunlulukları ortadan kalktı. Herkes rahatladı. Aslında ben bu manzarayı görmek iserdim, ama kursağımda kaldı. Önceki yerel seçimlerde bu ismini saydıklarım Ahmet Tüfekçi’ye demediklerini bırakmamışlardı , bu seçimde ise Ahmet Tüfekçi için oy isteyeceklerdi. Olmadı. Sağlık olsun. Başka hokkabazlıklar izleriz.

CHP’den Muharrem Parmaksız listeye alınmadı. Sevgili arkadaşıma geçmiş olsun diyorum. Onun yerine Belediye Başkanımızın ilk önce serbest muhasebe bürosunda elemanı olan, şimdi ise Belediye Halkla İlişkiler Müdürü olan Gökay Bacan , 5. sıradan Millet Vekili adayı gösterilmiş. Pek şansı yok. Gökay, geçen yıl “Meclis Zeytincilik Komisyonu” üyesi CHP’li 12 milletvekilini gayet güzel ağırlamış, gözlerine girmiş. O sayede aday gösterilmiş. CHP’nin 1. sıra adayı DSP kontenjanından Prof.Dr. Hüseyin Pazarcı. Sağcı birisi. Strateji uzmanı. YÖK profesörü. Daha çok Amerikan “think-tank”çilerini andırıyor. Ayvalık AKP ise listede yer bulamamış anlaşılan. Bir küskünlük havası seziliyor.

Müjdat Soylu, ANAP’tan 3. sıradaydı. Mimar. Geçen seçimlerde Belediye Başkan adayıydı. ANAP barajı aşarsa şansı vardı. Belki de Ayvalıklı adaylar arasındaki en şanslısı oydu. Fakat.. ANAP seçimden çekildi. Başka bahara inşallah.

MHP’den ise Ahmet Duran Bulut 1. sırada. MHP barajı aşarsa yalnızca o seçilebilir.

Ayvalık halkı siyaseti yine “siyasetçilere” bırakmış olamanın yarattığı hüznü yaşıyor. Zeytinciliğin, çevre sorunlarının ve elbette ülkemizin en önemli sorunu olan işsizliğin çözümü için, kendi içinden çıkan bir insanı mecliste göremeyecek Ayvalıklılar.

Rüzgâr Enerjisi Ne Durumda?

ruzgar.jpgAyvalık Belediyesi bu mayıs ayına kadar rüzgar ölçümlerini bitirecekti. Ölçüm sonuçları nedir ? Kent Konseyi’ni de Koç Holding ve Mesut Akın sayesinde rahmete kavuşturduklarına göre herhalde hiçkimseye hesap vermek istemiyor olsa gerek. Yoksa birilerine peşkeş çekilecek de haberimiz mi yok? CHP’nin merkezi siyasette kimlerin emriyle hareket ettiğini biliyoruz. Herhalde mahalli idare de onlardan eksik kalmaz.

Mübadele gerekli miydi?

gelenler.jpgEge Üniversitesi İ.İ.B.F. Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Engin Berber “Mübadeleye Bugünden Bakmak” başluklı makalesinde Türk tarafının mübadeleyi istediğini ama işin ilginç yanı her konuda Türk tarafını sıkıştıran emperyalistlerin bu konuda doğrudan teklifte bulunduklarını anlatıyor. Lord Curzon, sözü Dr. Nansen’e verir ve mübadele teklifini Nansen yapar. Türk tarafı bu duruma çok şaşırır.İşte burada düz bir mantıkla olayı değerlendirmek gerekir : İngiliz emperyalisleri daha düne karar biribirne kırdırdığı Türk ve Yunan halklarının önüne böyle bir öneriyi neden getirmektedir ?

gidenler.jpgYoksa kurulacak “rafine ulusal devletler”in; önündeki dönem boyunca “yalıt, yabancılaştır, savaştır” politikasının hedefi yapacağı bu ilk yeni-sömürgelerin; birbirlerine yakınlaşmsı tehlikesini sezdiğinden mi böyle bir zorlamada bulunmuştur? Mübadeleye bugünden bakmak aslında mesela Irak’a ya da Filistin’e bugünden bakmak değil midir? Mesela Irak’ın demokratik çok-kültürlü bir yapıya kavuşmasını hep engelleyen emperyalistlerin, şimdi bu ülkeyi parçalamaya çalışmaları ve ilginçtir aynı kelimeyi “mübadele”yi telaffuz etmeleri tesadüf müdür?

Evet mübadele gerekli değildi. Tıpkı 1. Dünya Savaşı ve tüm paylaşım savaşları gibi tüm savaşlar ve onların yol açtığı açlık, hastalık, göç ve düşmanlıklar gibi.

mübadele antlaşması

Not:

Mübadele Sözleşmesi 1923 yılında, Lozan Antlaşması çerçevesinde Türk ve Yunan hükümetleri tarafından imzalanan nüfus değişim anlaşmasıdır.

Anadolu‘daki 1.200.000 Rum‘un (ki buna özellikle Karaman yöresindeki, Hristiyan Yunanistan‘a, Yunanistan’daki 500.000 Türk’ün (ki buna özellikle Girit‘teki bir kısım Yunanca bazlı ve Türkçe kelimelerin yoğun olduğu bir diyalekt konuşan müslümanlar dahil) Türkiye‘ye gelmesi ile sonuçlanmştır. olan ve Türkçe konuşan halk da dahildir),

Batı Trakya Türkleri ve İstanbul Rumları nüfus mübadelesinden muaf tutulmuş, Lozan ile Türkiye’ye verilen Bozcaada(Tenedos) ve Gökçeada(İmroz) adalarının yoğunlukla Rum olan halkları da mübadele kapsamı dışında kalmıştır.

Mübadil olan Müslüman Türkler ve Hırıstiyan Rumlar büyük zorluklarla yeni yurtlarına gelmiş ve evlerine yerleşmişlerdir. CAmii avlularında, barakalarda ve sokak ortasında kalan bu insanlardan yeni yurtlarına ulaşanların sayısı, yola çıkanların sayısından az olmuştur.

Mihenk Taşı Bildim Seni Yaşadığıma

İki dağ; arada Ege denizi, adacıklar. İki ada; Cunda ve Midilli;binlerce yıldır bakışıyorlar. İki dağ; ikisi de süslenip püslenmiş; düşman çatlatıyorlar. Midilli’den bize doğru bakan dağ, başına duvağını geçirmiş; karşısında Kaz dağları; o da aşağı kalmamış tabii, duvağı başında, zülüfleri Ege denizinde. İkisi de her sabah saçlarını tarıyor suyun aksinde. Bu dağlar her kış böyle gelin oluyor da düğünleri ne zaman? Düğünleri baharda.

Mihenk Taşı Bildim Seni Yaşadığıma yazısına devam et

TEKEL İHTİYAÇTIR !

Sadece tütüncülüğümüz için değil,

sağlığımız için de;


 

Hastalıklara ve sonuçta ölümlere neden olan sigaraya karşı açık bir mücadele 1950’li yıllarda başlatılmıştır. 128 ülkede üretilen, ama dünyanın her köşesinde tüketilen tütünün üretimini ve ticaretini kendi denetimleri altına almak isteyen şirketler, insan sağlığını hiç düşünmeden buradan kazanacakları paralara gözünü dikmekte ve bu amaçla her türlü yol ve yöntemi kullanmaktadır. Amerikan Harvard Üniversitesi daha yeni yaptığı bir çalışmada şirketlerin sigarada nikotin oranını bilinçli olarak arttırdığını ortaya koymuştur. Çalışmada sigaralardaki nikotin miktarının attırılması için tütündeki nikotin miktarının fazlalaştırıldığı ama sigaraların görünümlerinde bu artışı kamufle edecek yöntemlerin de bulunduğu açıklanmaktadır. Üniversitenin dekan yardımcısı Howard Koh; üretilen sigaraların tütün bağımlılığını yaygınlaştırmak için neredeyse bir uyuşturucu/ bağımlılık yaratma aracına dönüştüğünü , bu sigaraları üreten şirketlerin tüketicileri uyarmayarak yanılttıklarını ifade etmektedir. tutun.jpg

Amerikan Hastalıkları Önleme ve Kontrol Merkezi de ABD’ de yaşanan ölümlerin önlenebilir bir numaralı sebebi olarak tütünü göstermektedir. ABD’de yaklaşık yılda 440 bin kişi sigara nedeniyle ortaya çıkan hastalıklardan ölmektedir. (1) Üstelik, bu sonuçlar 1981 yılından sonra sigaraya karşı büyükcadele yürütülen bir ülkede elde edilmiştir. Sigaraya karşı yürütülen kampanyalar ABD’ de ve AB’ de sigara tiryakilerinin sayısında düşmeye neden olurken, şirketler bu açığı gelişmekte olan ve yoksul ülkelere yönelerek çözmüşler ve hatta daha fazla sigara satma imkanı bulmuşlardır. Şirketlerin yürüttükleri sigara tanıtım kampanyalarından özellikle kadın ve çocuklar etkilenmektedir. Örneğin, Türkiye’de yapılan araştırmalarda sigara tiryakisi olma yaşının 10 yaşına kadar düştüğü görülmüştür.

TEKEL İHTİYAÇTIR ! yazısına devam et