hasan tarafından yazılmış tüm yazılar

Ayvalık'a tramvay

Armutçuk – Cumhuriyet Alanı arasında yaklaşık 4 km lik tek hatlı bir tramvay öneriyoruz.

4 km x 3 milyon dolar = 12 milyon dolar

araçlar için de 3 milyon dolar (3 takım)

Toplam maliyet = 15 milyon dolar yani 20 milyon YTL civarı.

Ayvalık Belediyesi’nin dolmuşçular yüzünden yıllık kaybı net 2 milyon YTL. Toplam otobüs geliri ise 2 milyon YTL (dolmuşçuluk olmasa 4 milyon YTL olacak).

Hesap ortada.

Tramvay kendisini en geç 5 yılda amorti ediyor. Elektrikle çalışıyor, ucuz, temiz, yerli ve verimli.

Demiryolu-İş Sendikası Konya Şube Başkanı Necati Kökat Bu konudaşöyle diyor:

“Sadece Konya-Ankara karayolunda son iki yılda toplam 187 trafik kazası olmuştur. Bu kazalarda 13 insanımız hayatını kaybetmiş, 208 kişi de yaralanmış ve milyarlarca liralık maddi zarar meydana gelmiştir. Yine Konya-Ankara karayolunda yılda yaklaşık 21 bin 807 ton benzin sarfedilmektedir. Konya-Ankara arası yıllık otoban bakım masrafı, aynı mesafe demiryolu bakım maliyetinin üç katına tekabül etmektedir. Karayolu araçlarında çevre kirletme oranı yüzde 90’dır. Oysa demiryolu araçlarının hava kirliliğine katkısı sadece yüzde 5’tir. Bir yolcu treni 20 otobüs ve 400 otomobilin taşıyabileceği yolcu kapasitesindedir. Ülkemizde 530 bine yakın kamyon ve 145 bine yakın da otobüs karayollarında yük ve yolcu taşımaktadır. Bu rakam AB’ye üye 15 ülkede bulunan otobüs ve kamyon sayısının iki katıdır. Kısaca AB ülkelerinde karayolu taşımacılığı Türkiye kadar tercih edilmemektedir.
Çift hatlı 1 kilometrelik demiryolu hattının maliyeti 3 milyon 675 bin USD, ek hatlı 1 kilometrelik demiryolu hattının maliyeti de 2 milyon 190 bin USD’dir. Buna karşılık düz arazide 1 kilometrelik karayolunun maliyeti 6 milyon USD, engebeli arazide 1 kilometrelik karayolunun maliyeti ise 12 milyon USD’dir. Kıyaslarsak [polldaddy poll=1081316]karayolu yapımı demiryolunun iki katına çıkmaktadır. Hem yapım da, hem de kullanım da demiryolu karayoluna kıyasla çok ekonomiktir. Ayrıca 5 yolcu vagonu bulunan bir tren de en fazla 5 personel çalışır.”

Bu çıkıntılı bina nedir ?

Cennet Tepesi'ndeki bina !!!Yandaki bina nasıl yapıldı bilen var mı? Belediye meclisi hangi yasaya, hangi karara göre izin verdi bu binanın yapımına ? Diyelim ki “yasal hakkı var”dı peki o halde olur olmaz heryere o kadar para savuran belediye halkı da yanına alarak meşru bazı yollarla bu binanın yapımını engelleyemez miydi ? Hatta binanın yerini satın almayı, bina sahibine başka bir arsa vermeyi, en sonunda “siz böyle çirkin bir şey yapacağınıza gelin size güzel bir bina yapalım ama bunu yapmayın” diyemez miydi ?

Ayvalık Belediyesi Organize Sanayi Bölgesi'ni Tartışmaya açtı

Ayvalık Belediyesi ana karayolu ile Ayvalık arasında kalan bölgede Organize Sanayi Bölgesi (OSB) kurulması ile ilgili girişim ve buna bağlı olarak yeni bir tartışma daha başlattı.

Öncelikli tartışma noktası Turizm, Tarım ikilemine Ticaret ve Sanayi gibi iki yeni tercih alanının ortaya çıkması.

Bu konunun önümüzdeki dönem kamuoyunu meşgul etmesi bekleniyor.

Yerel Seçimler Öncesi Pazarlıklar Kızıştı

Yerel seçimlere bir yıldan biraz fazla kaldı. AKP anayasayı değiştirip seçimleri öne alırsa elbette başka !

Mevcut Belediye Başkanı CHP’den tekrar adaylığını koyacak gibi görünüyor. AKP ise Mehmet Şıray’ı gösterecek. Büyük bir oy potansiyeline sahip MHP ve elbette Ahmet Tüfekçi’nin işaret ettiği “başka bir aday” da seçime girerse her defasından faklı olarak en az 4 bileşenli bir seçim yaşayacağımız ortaya çıkıyor.

Ayvalık Tostu: Bir Fast food'un fast tarihi

Ayvalık Tostu’nun mucitlerinden Ali Dutlu ile konuştuk. Hikayesi şöyle.

“Ayvalık Tostu’nun en önemli özelliği ekmeğidir. Ayvalık’ın özgün tatlarından birisi de nohut mayasıyla yapılan Simit Ekmeğidir. İşte bunu 1983 yılında en iyi yapan fırın Hüseyin Sargın’a ait olan fırındı. Bu Fırında çalışan Karadenizli bir usta bu hamuru ve Kozak (Bergama) yöresinin pekmezini de kullanarak bir tost ekmeği yaptı. Ben de bu tost ekmeğini kullanarak kendi geliştirdiğim pişirme yöntemi ve malzemelerle bu tostu yapıp satmaya başladım. Önce Ayvalık’ta yaygınlaştı, daha sonra yerli turistler eliyle tüm Türkiye’ye. Şimdi kullanılan tost ekmeği bizim kullandığımız tost ekmeğine biçim olarak benziyor ama içindekiler farklı.”

Ali Dutlu, halen Ayvalık’ta yaşıyor. Postanenin arkasındaki tost büfesinde tost yapıp satıyor. Biz Ayvalıklılar bizden önceki kuşakların yediği o güzel tosttan yemek istemez miyiz? Tostumuzu isteriz !!!

Dolmuşçuluk Çözüm Mü?

Ayvalık Belediyesi özelleştirmelere devam ediyor. Geçen yıl açılan dolmuş hatları belediyenin ulaşım işletmesini çökme noktasına getirdi. Kamuya ait olan imtiyazları sırf birkaç oy kazanacağıö diye birilerine devrediyorlar. Bunun sonu Küçükköy Belediyesi’nin yaptığı gibi birkaç yıl sonra “zarar ediyor o halde özelleştirelim” demek olacaktır.

Özelleştirme insanlığın son iki yüzyılda yarattığı tüm toplumsal kazanımları ortadan kaldırma saldırısıdır.

Toplu ulaşım sosyal bir haktır. Devredilemez. Satılamaz.

Hele hele dolmuş !!!

Denizi niye kullanmıyorsunuz? Demiryolunu, tranvayı, troleybüsü niye “ütopya” ilan ediyorsunuz?

Kent ulaşımına bulduğunuz çözüm “dolmuş” oluyor.

Bu belediyeclik değildir.

Bu şehircilik değildir.

Bu, bu ülkeden nefret etmenin işaretidir.

Bu neo-libralizmdir. Vahşi kapitalizmdir.

Bu “demiryolu komünist işi” diyen Özalizmdir.

Ayvalık'ta Seçim Sonuçları Değerlendirmesi

Ayvalık her zaman olduğuı gibi Türkiye’deki genel havadan farklı bir seçim sonucu sundu herkese. “Kıyılar CHP ve MHP’nin” şeklinde yapılan yorumu bir nebze haklı çıkaran bir durum bu. Bir yanda milliyetçi hezeyan, bir yanda AKP’nin yaşam biçimlerine yönelik yarattığı endişe bu iki korkuyu işleyen iki partiye CHP ve MHP’ye yaramış görünüyor. AKP ise 7000 civarında aldığı oyla “ben de varım” diyor.

Bağımsızın İsmet Şahin’in aldığı oyların 2002 seçimlerinde DEHAP’ın aldığı oyların gerisine düşmesi de dikkat çekici. DP ise bir varlık gösteremedi.

CHP ve MHP için bu aldıkları oylar üst sınırdır Ayvalık’ta artık. Bunun ötesinde hamaset sökmez. Somut siyasi, ekonomik, toplumsal projelerle ortaya çıkmaları gerekir. Heyhat MHP ve CHP’den “somut proje” beklemek ne mümkün?

Ayvalık’ta gerçek sol için uygun bir siyasal zemin ortaya çıkıyor. Konuşmaya yüzü olanların sesi artık daha çok duyulacak emin olun.

Fotis Kontoglu

(Φώτης Κόντογλου) Fotis Kontoglu, 8 Kasım 1895’de Ayvalık’ta doğdu, 13 Temmuz 1965’de Atina’da öldü.Yunanca deyim araştırmaları yaptı, edebiyat ve resim çalışmalarında bulundu. En önemlisi Bizans ikonacılarının temsilcisiydi. Onun “Otuzların doğuşu” düşüncesinin bugünkü temsilcileri öğrencileri, Yannis Çaruhis ve Nikos Evanopulos’tur.

Hayatı:
Fotis Kontoglu, Nikolou Apostelli ve Despos Kontoglu’nun oğludur. Ayvalık’ta 1895’de doğdu.
Bir yıl sonra babasını kaybetti, üç kardeşiyle birlikte amcası Aya Paraskevi (Tımarhane Adası)’deki başpapaz Stefanos Kontoglu’nun yanına girdiler, bunu annesinin aile soyadını kullanmasına borçluydu. Çocukluk ve gençlik yıllarını Ayvalık’ta geçirdi.
1912 de cimnazyuma başladı, Strati Duka’dan sanat ve resim dersleri aldı. Melisa (arı) adında süreli bir yayın çıkaran bir öğrenci topluluğunun üyesi oldu, Kontoglu resim süslemelerini yapıyordu.
Daha sonra Atina’daki güzel sanatlar okuluna devam etti ama mezun olamadı. 1914’de öğrenimini Paris’te deam etmye gitti, yabancı okulların resimlerini inceledi. Aynı zamanda Illustration dergisinde çalıştı, 1916’da ikona kitabı yapmasını sağlayan olan ilk ödülünü Knut Hamsun’dan aldı, 1917’de İspanya ve Portekiz’i, 1918’de de Fransa’yı gezdi. İlk edebi eserini Pedro Cazas’ı yazdı. Dünya Savaşı’nın sonunda 1919’da yurduna döndü. “Neo Antropi” (Yeni İnsan) adında bir manevi topluluk kurdu. Ona İlyas Venezi ve Stratis Dukas’da katıldı “Kidonya Bakiresi’nde” Pedra Cezas’ı getirdiler. Onlara fransızca ve sanat tarihi öğretti.
Küçük Asya felaketinden sonra önce Midilli’ye daha sonra Atina’ya gitti. Yunan edebiyatı üzeri ne coşkuyla çalışmaya Elleni Aleksiu, Markos Avgeris, Galetia Kazancaki ve Nikos Kazancakis tarafından davet edildiler.
1923’de Aya Oros’u (Aynoros) gezdi, oradan Bizans resmini keşfetti, birçok çizim yaptı ve yazı yazdı. Bu konudaki ilk çalışması “Atoke Sanatı”dır. 1925’de Neo İyonya’da Maria Haci Kaburi ile evlendi.
Son olarak Atina Belediyesi’nde ressam olarak çalıştı.
13 Temmuz 1965’de Atina’da öldü.
Eserleri bugün Atina ve Kahire müzelerinde sergilenmektedir.

Kente karşı suç !

“Bina ile zina çoğaldı başımıza taş yağacak” derler. Ayvalık Gümrüğü yeni yapılan limana taşınıyor. Güzel… Şehir içindeki resmi binaların (okullar ve hastaneler dışında) şehir dışına taşınması iyi olur. Fakat şöyle bir durum var. Yeni yapılan gümrük binasının hemen 100 metre ilerisinde Yunanlılardan kalma eski hastane binası şimdi de vergi dairesi binası olarak kullanılan yer var. Mademki gümrük binasının yeni limana hakim bir yere yapılması elzemdi, bu vergi dairesi binası kulllanılsaydı ve vgbinasi.jpgergi dairesi de deniz kenarı olmayan bir yere yapılsaydı ? Olmaz mıydı? Devlet denizi vatandaşa kapatmak için elinden geleni yapıyor.

Bir de şu yeni yapılan gümrük binasının görgüsüzce, cahilce yapılışına ne demeli? Bu bina 40 metre sola ya da sağa yapılsaydı ne olurdu ? Vatandaşlar denizi görürülerse kıyamet mi kopar ? Bu binanın sözüm ona “modern” çizgilerine, koca pencerelerine gelince “akılsız insanların akıllı binası” demek gerekiyor. Nasıl ısıtılacak ve nasıl soğutulacak ? Sürekli ekonomi.jpgolarak klima çalışacak … eee … sonra da doğru dürüst bir bina yapımı için gerekli maliyet 8-10 yıl içinde elektrik faturası olarak bizim cebimizden çıkacak. Peki şu güzelim vergi dairesine, şu güzelim fabrika (evet fabrika) binasının zarafetine, görkemine bakmamak ne demek? Gümrük binasını ve Migros binasını çizenler diplomalarını hangi gecekondu üniversiden almışlar? Bunlar evlerinin oturma odasını tuvalet diye kullandıklarına eminim.

Peki bütün bunlara izin veren belediyeye ne demeli ?vergidairesi.jpg

Binmiş bir KOÇ alametine gidiyor kıyamete.

KOÇ yatırım yapacakmış ? Ne yatırımı ? Üretim ? Sabun ? İmalat ? Hayır efendim market açacak 100 kişi çalışacakmış. Markette çalışmak “iş” midir allah aşkına ? Bu tür “iş”lere dünya çapında MAC-iş deniyor. Yani part-time, yani sigortasız, yani sendikasız, yani uzmanlaşma, geliştirme, yaratılık karşıtı tam bir kölelik. “Oğlum-kızım boşta geziyor” demesinler işi. Bol prim-az maaş işi. Bu tür bir “iş” 200 kişiyi işsiz bırakır şuraya yazıyorum.

Neden eski sabunhanelerdmigros.jpgen birisini açıp gerçek “iş”in ne olduğunu göstermez belediye ? Piyasadaki sabunlardan daha kaliteli ve ucuz sabun-sabun tozu üretmek bizim için “iş”ten bile değil unuttunuz mu? Ayvalık insanı o kadar beceri yoksunu mu?

Çünkü böyle bir üretim tekellerin “işi”ne gelmez de ondan… Siyaset ya tekellerin borazanı olarak yapılır ya da halkın sözcüsü olarak.